Tatil


Yorucu tatili bitirdik sonunda. Şen gittik hüzünlü döndük Letonya'dan. Letonya izlenimleri ile ilerki günlerde karşınızda olucaz.

Letonya'dayız diye takibi bırakmadık tabi. Euro Basket 2009, US Open 2009 ve futbol ligleri takibindeydik elimizden geldiği kadar.

Tekrar merhaba.

Real'deki Hollandalılar Grubu



Schuster'in garip transfer politikaları Real'de enteresan bir Hollanda cephesi kurdurdu. Hollanda futbolunun 2000'lerdeki en iyi temsilcileri sırayla Madrid'in yolunu tutmaya başlamışlardı ki Florentino devreye girdi. Nistelrooy, Sneijder, Robben, Drenthe, Van der Vaart. Zamanın Fenerbahçe'deki Sakaryalılar grubu gibi. Sonlarıda aynı şekilde olmak üzere. Los Galacticos gazını alan kulüp bundan sonra bu oyuncuları istemiyoruz deyince, bir anda kendilerini açıkta buldular. Direnmekte işin sonu değil, Florentino satıcaz dedi mi illa satar. Barcelona'da olsan işler değişir, bir şekilde kalırsın Hollanda pasaportunla. Yılan hikayesine dönen transfer nihayet sonlandı, işi bitiren Inter oldu. 15 milyon euro karşılığında Sneijder kariyerine Milano'da devam edicek. Mourinho'nun ortasahasının eksiğinide kapanmış oldu. Bidon Quaresme, bir var bir yok Stankovic, Genoa'nın büyüğü Inter'de ne olucak belirsiz Thiago Motta'nın yanına ilaç gibi transfer. Yaşı genç. Real'in bu kadar kovma ısrarını anlamakta güç. Mourinho bu yazın en karlı ismi oldu. Barca'ya 40, Real'e 15 milyon euroluk çalım. Abuk subuk görgüsüz transfer yapan Inter transferi gerçekten öğrendi artık.


Bayern'in bu seneki en büyük transfer. Gomez'e verilen 30 milyon insanın içini ne kadar cız ettiriyorsa, bu adama gelen 22'de o kadar az. Tam yerine transfer. Van Gaal'i Ribery'sizliğinden olan problemleri yazmıştım daha önce. Tarihin en kötü startını verdikleri Bundesliga'da yaratıcı adam sıkıntısı yaşayan takımdı Bayern. Van Bommel, Ottl, Hamit Schweinsteiger ve Tymoshcuk'tan oluşan orta saha aşırı tempolu ve dirençli ama Ribery olmadan sadece tempolu ve dirençli. Gomez, Olic ve Müller'li forvet Mainz maçında top alamayınca aralarındaki en genç Müller'i ortasahaya yollayıp ileri top taşıttılar. Transfer sezonun kapanmasına az süre kala yapılabilecak en doğru transfer. Uli Houness Ribery sola Robben sağa şeklindeki takımı haftasonu görebiliriz demiş. Van Gaal'in eli biraz daha rahatlamıştır. Bu transferin sene sonu götürüsü Ribery olur. Florentino Perez Bayern'in kalbine giden yolu keşfetti gibi.

Gönderilicekler listesindeki sıradaki isim ise Van Der Vaart. Sneijder sakatlanınca apar topar Hamburg'tan söküp aldılar. O bile bu sürpriz transfer karşısında nutku tutulmuştur. Çok mu kötüydü denirse kesinlike hayır cevabı gelebilir. Oynadığı sürelerde orta sahayı tutan isimlerden biriydi Real'de. Sakaryalılar operasyonunun benzerinin kurbanlarından olucak kendisi. Bu kez istikamet ada gibi duruyor. E tabii, birini kuzeye, birini çizmeye derken sıradakini adaya vermemek kalp kırabilir. Bütçesiz Liverpool söylentileri sürüyor bir çok yerde. Bir diğer söylenti ise süper lig'ten: Beşiktaş. Beşiktaşlı'ların Tabata'ya olan isteksizliklerinden çıktığı düşünmekteyim bu söylentinin. Veya Tabata transferini hafifletmek için istedik ama olmadı mazereti gibi kokuyor. Liverpool'a dönersek durum daha karmaşık. Parasızlık hat safhada. Glen Johnson ile Alberto Aquiliani bütün özkaynakları tüketti. Bir ihtimal Amerikalı patronlar 3 maçta 2 yenilgiyi görünce ellerini sokarlar ceplerine. Şayet transfer gerçekleşirse Liverpool tam bir moda takımı olucak. Gerrard ile Aquilani'nin eşlerinden sonra Slyvie Van Der Vaart orada Messi gibi olur.

Grup B


Bir hayli zor kura Beşiktaş için. Şampiyonlar Ligi'nde şampiyonların toplandığı grup B grubu. Premier Lig şampiyonu Manchester United, Rusya lig ikincisi CSKA Moscow ve son torbadan gelebilecek en güçlü takım VfL Wolfsburg. Zorlu kuranın umutlu taraflarından biri ise fikstür. İlk maçı İnönü'de Manchester United ile 15 eylüle yapıcak olan Beşiktaş, önce 30 eylülde Rusya'ya ardından 21 ekimde Almanya'ya yolculuk yapıcak. Kendi evinde Wolfsburg'u 3 kasımda ağırladıktan sonra İngiltere seferine 25 kasımda çıkıp, son maçını 8 aralıkta CSKA ile İnönü'de yapıcak. Bu zor grupta başka bir fikstür istenemezdi herhalde. Rakiplerin ufak bir teknik analizine değinmeye başlıyalım.

2008-2009 premier lig şampiyonu son iki sezonuda şampiyonlar ligi finalinde geçirdi. 2 sene önce Rusya'da Chelsea'yi penaltılarla geçip 99'dan sonra bu kupaya uzanan Manu, geçen sene ise Roma'daki finali Barcelona'ya kaybetti. Hepimizin az çok ezbere bildiği Manu bu yazı bir hayli hareketli geçiren kulüplerden. 2 yıldır her fırsatta hem İspanyol hem de İngiliz medyasının yazdığı Ronaldo -> Real Madrid transferi bu yazın hemen başında sonlandı. Diğer kayıpları ise Arjantinli forvet Tevez. Kontratı biten Arjantinli Manchester kentinden vazgeçmedi ve kendisini City'li yaptı. Bu iki önemli kayıptan sonra transfer hareketına başlayan Sir Alex Ferguson; Best, Robson, Cantona, Beckham ve Ronaldo'dan sonra boşalan efsanevi 7 numaralı formayı Owen'a verdi. Tartışmasız kariyeri yerine, sakatlıkları ve yanlış transfer hamleleri ile tarihe geçen Owen'ın kariyerinin kurtuluşu için son durak Manchester. Genç yetenek avcısı Ferguson, Wigan'ın parlayan Ekvatorlu yıldızı Antonio Valencia'yı imza attırdı. Bourdeux'un genç yıldızı Obertan, Molde'den gelen genç Senegalli Mame Diouf ve Vidic'le başlayan sırp akımının 3. yıldızı olarak Partizan'dan gelen Ljajic bu senenin diğer transfer hamleleri. Ronaldo sonrası oluşan boşluğun doldurulması bir kaç sezon sürmesi kesin. Buna ek olarak takımın iskeletini oluşturan oyuncularında yaş ortalaması olarak artması ve yavaş yavaş yapılan yenileme monteleri son 2 sezonda final gören takımı bu sene o noktadan ayırabilir. Yılın kalecisi Van Der Sar'ın sakatlığının 2 ay kadar daha sürecek olması bir başka problem. Buna rağmen grubun mutlak favorisi durumunda.

Tanıdık bir yüz Zico'nun takımı CSKA. B Grubununda şampiyon olmayan tek takımı. Geçen sezonu Rubin Kazan'ın ardından 2. sırada tamamladılar. Hala devam eden ve 19. haftası geride kalan Rus liginde de Rubin'in ardından ikinci sıradalar. Şampiyonlar Ligi'nde ise 2. torbanın en zayıf halkasıydı. Aslında hemen hemen bir çok kulübün 2. torbadan gelmesi için kilise kilise dolaştığı söylenmekte. Bu açıklama tabi yanlış anlaşılmamalı. Kadrosunda deneyimli bir çok isma sahip. Brezilyalı Wagner Love ile kaptan Akinfeev takımın en çarpıcı yıldızları. Daniel Carvalho ise Türk futbol basını tabiriyle ligimizde oynayamıyacağı takım yok. Yaz döneminde Rafael Benitez'in milli maç duvarına toslayıp premier lig'te oynatamadığı Speedy Gonzales lakaplı Mark Gonzales'e 6.5 milyon euro vererek Moskova'ya getirdiler. Euro 2008 sonrası yıldızı parlayan Rus Milli Takımı'nın Avrupa'ya dağılan futbolcularının yerine genç yetenek işine girip, geleceğin takımlarını yaratmaya başlayan tüm Rus takımları gibi CSKA'da Wagner Love'un yanına 90'lı genç yetenek Alan Dzagoev koydu ki kendisi bu sezon göze batan isimlerin başında gelmekte . Rus savunmacı Ignashevich ile Litvanyalı Semberas savunmanın sigortaları. Şu an ki durumlar söz konusu ise Beşiktaş'ın ile 3. lük mücadelesini yapıcağı takım konumunda. İlk maçın Moskova'da olması ise büyük avantaj Beşiktaş için.

4. torba takımları çekilmeden önce Wolfsburg yöneticilerine sorulsaydı ya B grubu yada H grubu derdi. Onca takım arasından Alman şampiyonu seçmek herhalde tam bize göre bir iş. Son Bundesliga şampiyonunu cımbızla yakaladık ve grubu ölüm grubuna çevirdik. Tam bir takım oyunu oynayan ekip. Kadrosunun en çarpıcı yanı olan forvet hattını kimselere kaptırmadılar. Yaz ayı boyunca Milan ile flört eden fakat sonuçsuz kalan Dzeko ile Grafite Wolfsburg'un en önemli silahları. Buna ek olarak zorlu maratondaki sakatlıklar hesaplanarak rotasyon için forvete takviye adadan geldi. Küme düşen Newcastle'dan taklacı Obefami Martins'i kapattılar. Orta sahanın yıldızı ise Misimovic. Geçen sene yıldızı parlayan Boşnak bu sene dev arenada kendisini kanıtlamaya çalışacaktır. Savunmada ise kale gibi 2 İtalyan; Andrea Barzagli ve Cristian Zaccardo. En büyük değişiklik ise kulübede. Kurt hoca Magath'ın Schalke ile anlaşması üzerine takımın başına Stuttgart'tan Armin Veh getirildi. Grubun en ters takımı kısaca. Şampiyonlar Ligi deneyimleri olmaması en büyük handikapları. Alman teknik direktörlerin Hitzfeld'ten beri süregelen bir türlü Avrupa kupalarında başarılı olamama laneti sürebilir. Bir diğer durum ise kendi evinde buldozer olup deplasman karneleri zayıf takımlardan Wolfsburg. Buna rağmen grup ikinciliği için en büyük favori.

Problem Çocuk


Atsan atılmaz, satsan satılmaz. Sorumsuz, aklı çabuk çelinen, doyumsuz fakat bir o kadarda yetenekli. Zidane'a göre Fransız futbolunun pırlantısı. O pırlanta yine yaptı yapıcağını. Adamın geninde Evliya Çelebilik var. 2 seneden fazla bir yerde kalamıyor. Daha 26 yaşında, sırasıyla gezdiği kulüpler: Boulogne (2 sezon), Ales (1 sezon), Stade Brestois (1 sezon), Metz (1.5 sezon), Galatasaray (6 ay), Marsilya (2 sezon), Bayern Münich. Yazarken benim başım döndü kendisi hala dünya turu peşinde. Bayern'de 2 sezonu doldu, 3. sezon başlamadan sızlanması başladı. Gönlü İspanya'dan yana. Tutturdu da Real'e gidicem diye. Uli Hoeness kapı gibi adamdır. Yaz boyu her hafta Ribery'nin bonservisini söyledi, getiren alır dedi. Tık çıkmadı henüz. 100 istiyor Bayern'in patronu. Haklı birazda. Bu kadar para saçılan sezon uzun süredir olmuyordu. Oda pastadan bir pay koparmak peşinde. Nitekim bu süreç yine Bayern'i vurdu. Van Gaal onsuz şablon deniyor ama olmuyorda olmuyor. Transfer sezonunun dolmasına kaldı 5 gün. Ribery ise bu döneme sakat giriyor. Bu şartlarda iş ocağa kalır, Ribery'de gemileri Bayern'de yakar kasım gibi. İşin garip tarafı benzetildiği Zizou onun yaşına geldiğinde topu topu 3 kulüp değiştirip, 1 Inter-Toto (Bourdeux), 2 Serie A (Juventus), 1 İtalya Süper Kupa 1'de Avrupa Süper Kupa kaldırırken, kendisi 1 Bundesliga, 1 German Cup bir Türkiye Kupası kaldırabildi. Bunca yılda winner olamadı ama futbolun pırlantası oldu. Pırlanta olunca da atsan atamassın, satsan satamassın. Öyle problem bir adam.


West Ham - Millwall






Luca Badoer


Massa'ya sezonu erken kapattıran şansız kazasından sonra, Tifosileri ve dünyayı heyecana sokan Schumacher'in, boyun bölgesindeki sorunu nedeniyle dönememesi bu İtalyan'a emeklilik öncesi talih kuşuydu. Yıllarca hayalini kurduğu o kırmızı koltuğa oturma sırası 38'inde de olsa nihayet geldi. Sıralama turları öncesi bir umut vardı; yaş 38, grid'teki en tecrübeli 2-3 isimden biri, 10 yılı aşkın bir süredir Ferrari test pilotu, 400 bin km'nin üzerinde sürdü Ferrari'yi. Sıralama turları ise tam bir kabustu: 1:41.413. 19. sırada kalan Ferrari motorlu Toro-Rosso pilotu Jaimi Algersuari'nın tam 1.5 saniye gerisinde. Bilmediği pist, arabaya yıllardır yarışta oturmuyor ile geçiştirilen sıralama turlarının ardından yarışta birşeyler bekleniyordu kendisinden. Ama yarışı, altındaki Ferrari'ye bakmadan, +1 lap ile sadece yarış dışı kalan 2 pilot ve lastik patlatıp pit-stoplarda boğulan +3 lap'li Nakajima'nın önünde 17. sırada tamamladı. Yarış boyunca da attığı spinlerle ekranlarda boy gösterdi ve yarışta Raikonnen harici bir Ferrari daha var hatırlatmasını yaptı.

Eleştiriler sadece padokta değil, her yerde yapılıyor. Son yılında müthiş bir piyango vurdu Badoer'e ama iş piyangonun vurması değil, onu kullanabilmek sanki. Ferrari belki de son bir şans daha verdi kendisine. Haftasonu yapılacak Belçika (SPA) GP'e koltukta yine Badoer var. Ferrari umudu kaybetmemiş, açıklamalar bu yönde. "Badoer eğitimini Valencia'da tamamladı, kendisinden patlama bekliyoruz SPA'da" diyerek sırtını sıvazlamışlar İtalyan'ın. Biraz kovulma öncesi son açıklamalar gibi geliyor kulağa. İş tamamen Badoer'in elinde. SPA onun için tamam mı devam mı yarışı havasına bürünücek medyanın da parmağı ile. Haftaiçi sıkı çalışır İtalyan medyası onun aleyhinde. Baskıya dayanırsa ne ala. Dediği gibi, Massa gelene kadar koltuk onun kalır. Yoksa herkesin hayali olan kırmızıyı kullanacak biri çıkar Ferrari'nin içinden.


Kariyeri de enteresan İtalyan test pilotun. Yarıştığı yıl sayısı sadece 4. 38 yaşında olmasına rağmen hayatını Ferrari'ye ve onun test pilotluğuna adamış. Formula 1'deki son finishi 1999 senesinin 14. yarışı olan Macaristan GP. Minardi koltuğunda oturduğu Hungaroring'i +2 lap ile tamamladı o sene. Ondan sonraki 5 yarışta da finish göremedi İtalyan. Belçika'yı suspansiyon, İtalya'yı kaza, Avrupa GP'sini vites kutusu, Malezya'dan araçtaki problem nedeniyle çekilme, Japonya'yı ise motor arızasından tamamlayamadı. En iyi derecesi ise 1993 yılındaki 7.liği. Test pilotluğu dışındaki yarış kariyeri düşünülürse aslında çokta anormal bir sonuç değildi Avrupa GP bu sene. Herkesin altına iyi araba versinler, herkes bir Schumacher olur teorisini çökerten en büyük örnek olucak belki de deneyimli İtalyan. Hatıralara da kötü bir tatla girecek.


Thomas Müller


1989 yazmakta nufüs cüzdanında. Kaiser bu çocuğun üzerinde çok duruyor. Yıllardır safkan Alman yetenek çıkarmada zorluklar yaşayan, Polonya orijinli Klose, Podolski ve İspanyol orijinli Gomez'e formayı veren Almanlar, bu kez turnayı gözünden vurucak gibi. Haftasonu oynanan Mainz - Bayern maçını izleyenler iki Müller arasında gidip geldiler. Bir tanesi Mainz kalecisi olan diğeri ise Bayern'in forveti olan. Ne Gomez, ne de Olic'ti maçta beklenen işi yapan. Bütün forvet akınlarında bu çocuktaydı top. Nerde ne yapıcağı kestirilemeyen bir forvet, bu da futbolu için çok olumlu. Geçen seneyi Bayern 2'de 3. ligte geçirip 15 adet de gol yazdırmış cvsine. 3 kerede A takımda forma şansı bulup 7-1'lik Sporting maçının son golüne de imzasını koymuş. İlk under-21 milli maçı ise Türkiye'ye karşı. Yaş, bonservis ücreti, şöhret falan dinlemez; Klose, Gomez, Toni ve Olic arasından çok rahat bir şekilde çıkıp, formayı alır, kimselere de vermez. Bayern'de sever gençleri, Van Gaal'de. Hele bir de arkada Kaiser varsa kimse tutamaz bu çocuğu.